Sarsılma, Yıkılma ve Süpürülme…

Cengiz ERDİL 08 Kasım 2020

www.gazetepencere.com

Sarsılma, Yıkılma ve Süpürülme…

İzmir tarihinin en büyük depremlerinden birini yaşadı. 6.9 büyüklüğündeki deprem bence ucuz atlatıldı sayılır. Ancak Sisam Adası kaynaklı depremin, kilometrelerce ötedeki İzmir’i vururken, doğanın gücünü değil, insan hatalarını konuşuyor olmamız her deprem sonrası yaşadığımız bir olgu artık.

1999 depremi hala hafızalarda… Ancak yeterince ders almadık, oysa depremle kardeş olan Anadolu’da, kentlerin yıkılış ve yok oluşundan dersleri çok önceden çıkarmamız gerekiyordu. Anadolu’da çoğu antik kent dere yataklarına, ovalara
değil dağ eteklerine kurulmuştu.

Savunma sadece düşmandan değil, doğanın yıkıcı gücünden korunmayı amaçlıyordu. Ege’deki antik liman kentlerin kalıntılarını dolaşırken, girişlerinde yaşadıkları süreçleri anlatan bilgilerin bulunduğu levhalar vardır. Bunları okursanız çoğunda kentin bir depremle yıkılıp gittiğini öğrenirsiniz. Ege eskiden depremle yaşamayı biliyordu, milenyum çağındaki beton sevdası depremin yıkıcılığını unutturdu.
Depremden bilim çıkaran Japonlar için Sisam Depremi sinek vızıltısını gibi ama bizde yıkıcı oluyor işte.

İzmir Deprem Master Planı

İzmir Deprem Master Planı 1999 Gölcük Depreminden önce hazırlanmış, bu depremden sonra da gözden geçirilmiş. Türkiye’de ilk Deprem Master Planını İzmir Büyükşehir Belediyesi hazırlatmış. Hatta depreme en hazır kent türünden haberler bile gazete sayfalarında yer almış. İzmir Master Planında artık bu dünyadan göçen değerli iki bilim insanının da imzası var. Prof. Aykut Barka ve Deprem Dede olarak hafızamıza kazınan Prof. Ahmet Mete Işıkara. İnternete İzmir Deprem Master planı diye girin; çok kapsamlı bir çalışmayla karşı karşıya kalacaksınız. Kağıt üzerinde her şey dört dörtlük. İzmir depremlerinin tarihsel süreci, aktif faylar, ölü faylar, kent çevresindeki bataklık alanlar, dere yatakları, konut yapılabilecek alanlar ve daha yüzlerce öneri var bu planda. Hatta Sisam depreminin vurduğu Bornova ve Bayraklı ilçelerinin fotoğrafı bir güzel çekilmiş. Bornova’nın bereketli tarım alanlarıyla kaplı olduğu, Bayraklı’nın ise yapılaşmaya çok tehlikeli olduğu falan anlatılmış. Dinleyen kim? Bayraklı şimdi gökdelen bölgesi… Ancak asıl önemlisi AKP iktidarının İmar Affı çıkarması.

Çürük ve kaçak yapılara bile bile göz yumuldu. İnsanlar bu düzenlemeyle diri diri mezarlara gömüldüler, farkında değiller. Diğer kentlerde de vardır belki ama deprem senaryolarına, planlarına bakan yok. İzmir’in planı da raflarda tozlanmaya terkedilmiş. İstanbul içinde böyle onlarca plan ve rapor var. İlgilisi, yetkilisi kapatmış elleriyle yüzünü üç maymunu oynuyor. Son 20 yılda en çok ne üzerine toplantı yapıldı diye sorulursa, yanıtı deprem olur.
Bu deprem İzmir depremi değildi; maazallah olsaydı bugün daha farklı acı dolu bir fotoğraf olacaktı elimizde. Deprem sarsıyor, yıkıyor ve süpürüyor. Aslında yerkabuğu için olumlu olan deprem devrimi, bizim gibi ülkeler için onarımı güç yaralar açıyor.

Bunun nedeni yıllardır söylenen çarpık ve plansız yapılaşma. Tarım alanlarının göz göre göre yok edilmesi. Köşe taşlarından birinde siyasetçilerle kol kola olan inşaat yapıcıları var, bu şeytan üçgeninin bir köşesinde arazi simsarları, sonuncusunda da rant hesabı yapan bir kitle bulunuyor. Anlayacağınız mesele sınıfsal… İşçiler yok, yoksul köylüler, kentlerin itilmiş, kakılmışları yok. Türkiye artık kentsel dönüşüm sürecinde siyasi kaygıları, oy hesaplarını geride bırakan bir yönetim anlayışına kavuşmalı. Yurttaşlar da küçük çıkarlar için para
hesabından vazgeçmeli. Kentsel dönüşüm ‘emredici’ olmalı… Başka çare yok. Sekiz günden beri televizyonlarda bilim insanları konuştu. Zaten çoğunu tanıyoruz, yine aynı lafları ettiler. Bence birisi önemli bir bilginin altını çizdi. Prof. Ahmet Ercan’ın şu sözlerini unutmayalım; “ Deprem yoksulları öldürür, siz enkaz altından hiç zenginlerin çıkarıldığını gördünüz mü?”

Cengiz ERDİL/Gazeteci

08 Kasım 2020