KANAL İSTANBUL’UN DA BİR ÖMRÜ VAR

Cengiz Erdil 22 Aralık 2019

www.gazetepencere.com

KANAL İSTANBUL’UN DA BİR ÖMRÜ VAR

“Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında”… Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dizelerine yazdığı gibi zaman acayip bir şeydir. İçinde mi dışında mı? olduğumuzu tarih boyunca ne filozoflar ne de şairler çözememiş. Zamanı göremez, dokumazsın ama icat ettiğin sayılarla ölçebilirsin. Her şeyin bir sonu var. Evrenin kuralı böyle.

Çılgın proje Kanal İstanbul’un da bir ömrü var. Hesabı kitabı yapılmış, kanala 100 yıl ömür biçilmiş.

Ancak bu da tartışmalı. Binlerce yıllık tarih ve milyonlarca yıllık doğada, efsane(!) bir yok oluşa zemin hazırlayacak kanalın ömrü sanılandan daha kısa olabilir.

KANAL KUM DOLACAK

Sualtı araştırmalarıyla tanınan belgeselci değerli dostum Mustafa Aydemir’den bir e posta aldım. Aydemir’den kısaca bahsedeyim. Antalya çevresinde savaş gemilerinin batıklarına ulaşmış ve çok önemli belgesellere imza atmıştı. Kendisi ayrıca dünyanın en büyük Anfora koleksiyonuna sahip.  Şöyle yazmış Aydemir;

“Ben bir sualtı tarih araştırmacısı ve deneyimli bir dalgıcım. Bu kıyılara dalmış, gözlemler yapmış bir insanım. Yapılacak kanalı en kısa sürede ıskartaya çıkartacak ve bugüne kadar kimsenin aklına getirip de dillendirmediği bir fiziki tehlike daha var. Kanalın en büyük düşmanı bu kıyılardaki kum hareketleridir. Küçükçekmece ve Karaburun kıyıları oldukça sığdır. Lodos Marmara’dan, Yıldız, Poyraz ve Karayel de Karadeniz’den milyonlarca ton kum hareketine yol açar. Kanal kum hareketleri yüzünden kısa sürede dolacak ve bu kanalda sadece sandallar dolaşacaktır.”

TARİH NE OLACAK?

İşte doğa böyle alır intikamını. Kaz, doldur, boşalt, ‘Ne manyak bir eser yaptım be’ diye övünürken, bir rüzgar eser, her şeyini siler süpürür.(Tabi bu kazılarda Tapınak Şövalyelerinin altınları çıkarsa, o zaman işin rengi değişir!)

100 yıl ömür biçilen kanalı kumlar nasıl yutacak? Mühendisler herhalde bunun hesabını yaparlar. Bir gerçek var ki, kısa ömürlü kanal, binlerce yıllık tarihi yutacak. Bunlardan en önemlisi Yarımburgaz Mağaraları. Bu mağaralarda 600 bin yıl önceki insanlığın izleri var. Bu mağarayı yıllar önce gördüğümde çok şaşırmıştım. Çevresi çöp içindeydi, doğru dürüst korunmuyordu. Film seti olarak kullanılmasına bile izin verilmişti. Dünyadaki örneklerine ziyaretçi sınırı getirilirken, Yarımburgaz Mağarası yolgeçen hanı gibiydi. Şimdi ‘madem koruyamıyoruz, üzerinden kanal geçirelim!’ deniyor herhalde.

Sadece bu kadar değil… Arkeoloji Derneği’nin açıklamasına göre, kanal güzergahında 25 tescilli kültür varlığı var. Rhegion Arkeolojik sit alanı bunlardan biri. İstanbul’u Roma’ya bağlayan yol buradan geçermiş. Antik kent Bizans döneminde de bir ticaret merkeziymiş. Harabeleri kanal betonuna gömülecek. Belki bazı eserler kanal manzaralı gökdelenlerin temel kazılarında ortaya çıkar artık!

 

Daha bitmedi. Osmanlı’ya ait asker toplanma alanları, tabyalar, koruganlar, köprüler kanala kurban edilecek.

ÇED Raporunun ‘eser’ bölümünü hazırlayanlar, kanala korkudan karşı çıkamadıkları için “Tarihi eserler Hasankeyf’de olduğu gibi taşınabilir” demişler.

Benim önerim mesela Yarımburgaz Mağaralarının Yenikapı’da müze olacak alana taşınması yönünde. Malum İstanbul’un en kalabalık yeri.

Gelecek nesiller, 600 bin yıl önceki insan izlerine bakarken, 100 yıl içinde kullanılmaz hale gelen kanalı da karşılaştırma imkanına böylece kavuşurlar.

Cengiz Erdil 22 Aralık 2019

www.gazetepencere.com