SÖKE OVASI GÖZDEN ÇIKARILMAMALI…

Cengiz Erdil 4 Mart 2020

www.gazetepencere.com

SÖKE OVASI GÖZDEN ÇIKARILMAMALI…

Aydın’ın dağlarından yağ, ovalarından bal akar demiş Evliya Çelebi. Zeytin ve incir için böyle yazmış ünlü seyyah. Bölge tarımını ayakta tutan bu durum yüzyıllarca devam etti. Son 15 yılda da bu güzelim devran değişiverdi. Artık Aydın yöresi, jeotermal enerjinin ortaya çıkardığı zehir ve Büyük Menderes Nehrinin de taşıdığı kirlenmeyle boğuşuyor.

Söke Ovası Aydın ilinin değil Türkiye’nin en bereketli ovasıydı. Ovanın yaslandığı dağlar, zeytinlikler, incir ağaçları, envai çeşit sebze ve meyve bahçesi şimdi zehir soluyor.

Söke’nin yakın dönem tarihi denebilecek bir efsanesi var. Hollandalı tarım uzmanı buraya gelmiş. Söke Ovasına bakmış, bakmış; “Bu ova bizde olsaydı Dünya tarım devi olurduk” demiş. Elin adamı böyle demiş ama bizimkiler,  Hollandalı uzmana, “Bizde bunun gibi 200 ova daha var” demişler mi bilmiyorum ama Türkiye’nin tarımda düştüğü durumu onlar zaten uydulardan izliyorlardır.

Neyse;  Bakanlar Kurulu kararı ile Tarımsal Sit Alanı ilan edilen yerler arasında Aydın’dan sadece Söke Ovası var. Aslında ilan edilen yerlerde de tuzlanma, çölleşme ve kirlilik gibi sorunlar var ve bunların çözümü için pek de çaba harcandığı söylenemez. Aydın’ın ovalarının toplam büyüklüğü 24 bin kilometrekare. Söke en büyük olanı. Daha Çerkez, Çine ve Koçarlı ovaları var. Uzmanlar Aydın yöresinin bütün olarak değerlendirip tüm ovaların koruma altına alınması gerektiğini belirtiyorlar.

Ayrıca Söke Ovası korunacaksa işe jeotermal santrallerden başlanması gerekiyor. JES’ler, yasaya uysun, çıkardığı sıcak suyu doğaya değil, biraz yatırımla tekrar yeraltına versin.

Dört bir yönünden yapılaşma ve çarpık sanayileşmeyle sarılan bu Aydın ovaları anlaşılıyor ki, rant ve enerji hesabıyla gözden çıkarılmış.

JEOTERMAL SANTRALLER ZEHİR SAÇIYOR

Enerji yatırımlarına karşı çıkmak mümkün değil, vereceği zararları en aza indirmek veya ortadan kaldırmak mümkün. İtalya’da yüz yıldır jeotermaller var, adam yerin altında yapmış sorun yok, Norveç HES dolu, suyu idareli kullanıyor, üstelik dört bir tarafı ağaçlarla kaplı. Bizde ucuza kaçınca, doğaya da boş verince, çok ciddi çevre ve sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Ya bacasına fitre takılmaz, ya da arıtma tesisi yapılmaz. Böyle gelmiş böyle gidiyor.

Aydın’ın ovalarında da 23 jeotermal santral var. 10 santral de kurulma aşamasında.

Ağır metal yayan bu santraller, maliyetleri azaltmak için atıklarını dere ve akarsulara boca ediyorlar. Sadece toprak değil elbette yöre insanı da artan hastalıklarla mücadele edip duruyor. Bölgede kanser hastalıklarının yaygın olduğu yönünde meslek örgütlerinin raporları bulunuyor.

BÜYÜK MENDERES ELDEN GİDİYOR

Yüzyıllardır bereket saçan Büyük Menderes Afyon’dan doğup yolculuğu Söke Ovasından Ege’ye dökülerek tamamlıyor. 550 kilometrelik uzun yolculuğunda, Uşak, Afyon, Denizli ve Afyon’dan irili ufaklı yerlerden tüm atıkları toplayıp getiriyor.  O kadar çok yerleşim yerinin evsel ve sanayi atığını taşıyor ki; kötülüğün envanteri bile doğru dürüst çıkarılamamış.

Tehlike çanlarının çaldığı nehir 2 buçuk milyon insanı yakından ilgilendiriyor, ancak sularının kullanımı konusuna bir yönetim birliği hiçbir dönem oluşturulamamış. Suları da bazı yerleşim yerlerinde simsiyah akıyor.  Nehir çevresindeki 200’den fazla yerleşim yerinde kanalizasyon ve arıtma tesisi olanların sayısı 10’u geçmiyor.

Çağdaş belediyecilik yaptığını sanan ve göz boyayan yatırımlarla ülkenin ve bölgenin yıllarını heba edenler ve sessiz kalanlar, kısa zamanda kara kara düşünecek, “Biz ne yaptık” diyecekler ama vakit çok geç olacak.

Cengiz Erdil 4 Mart 2020

www.gazetepencere.com