TARİHİN TAM ORTASINA SANTRAL…

Cengiz Erdil 17 Şubat 2020

www.gazetepencere.com

TARİHİN TAM ORTASINA SANTRAL…

Petrol ve doğalgaz fakiri ülkemizin başına ne geldiyse enerjiden geliyor. Elektrik ve doğalgaz faturaları el yakıyor, en pahalı akaryakıt bizde. Dünyanın yöneldiği Güneş ve rüzgar gibi enerji kaynaklarından yeterince yararlanamıyoruz. Hidroelektrik santrallerde çevrenin, güzelim vadilerin canına okuyoruz.  Şimdi başımızda bir de jeotermal santraller sorunu var.

Aslında jeotermal enerji temiz bir enerji. Elbette kitabına uygun yapılırsa… Jeotermal santralden çıkan sıcak suyun ve buharın yeniden yeraltına verilmesi gerekiyor ki, bu kentlerin ısınmasında bile kullanılabiliyor. Bizde ise sıcak su   derelere, nehirlere hatta arazilere bırakılıyor.  Aydın’ın bereketli ovaları saran  termal santral borularının tarım alanlarını tehdit etmesi bundan.

 

Resmi verilere göre, Ege Bölgesi Türkiye’nin en büyük yeraltı sıcak su kaynağına sahip. Ülke jeotermal kaynaklarının yüzde 78’i Ege Bölgesinde.

Güney Ege’de özellikle Aydın yöresinde tarıma büyük zarar veren santrallerin şimdi de Kuzey Ege’de kurulması için Enerji Bakanlığı ve bazı özel şirketler harekete geçti. Hedeflerinde sadece doğa değil, antik tarihi alanlar var. Bunların başında da tarihte ilk felsefe okullarından birinin kurulduğu ASOS bulunuyor.

JEOTERMALİN YOLAÇTIĞI ZARAR

JES’lerin verdiği zarar için Aydın Ovasına bir uzanalım. Germencik’te 200 dolayında jeotermal kuyusundan çıkarılan santraller var. Kuyulardan çıkarılan sıcak su yeraltına verilmesi gerekirken Büyük Menderes Nehrine ve tarım arazilerine salınıyor. Salınan sıcak suyun içinde arsenikten tutun da bakır ve cıvaya kadar her şey var.

Su yeraltında bir döngü içinde kullanılsa hiçbir zararı yok. Ama ucuza kaçıp, gerekli tesisler kurulmayınca hem doğaya zarar veriyor, hem de kanserin her türüne yol açıyor.  Aydın yöresinde yapılan araştırmalarda ve genel sağlık taramalarında hastalıklarda artış olduğu gün gibi ortada.

Aydın Ziraat Mühendisleri Odası’nın raporunda şu satırlar çok çarpıcı; “ Bu sular nedeniyle toprak yıllar sonda ürün veremez duruma gelecektir. Çünkü suyun içerisindeki mineraller toprağın gözeneklerini tıkar. Bunun zararını ise Söke Ovasındaki araziler görecektir.”

SANTRALLER YASAL BOŞLUKTAN YARARLANIYOR

JES’lerin verdiği zararın ortadan kaldırılmasını için bir yasa var. Ancak dinleyen kim? Yasa, sondaj yapıp metrelerce derinlikten çıkarılan sıcak suyun, tekrar yeraltına enjekte edilmesi zorunluluğunu getiriyor. Bu yasa santrallerinde  faydasına aslında. JES’ler bu yöntemle rezerv kaybına da uğramıyor. İtalya’da 100 yıldır uygulanan yöntem, günü kurtarma ve acil para kazanma hırsı yüzünden hayata geçmiyor. Termik santrallerin bacasına filtre takmayanlar, JES’lere gerekli önlemi almaktan kaçınıyor. Aman sermayeyi ürkütmeyelim, paralar gelsin, çevre sonra toparlanır anlayışı…

SIRADA KUZEY EGE VAR

Bölgede JES projeleri Çanakkale’nin Ayvacık ilçesini merkez alarak yürüyor. Çanakkale Valiliği, Antik ASOS kenti yakınlarındaki Büyükhusun köyünde ÇED raporu bile alınmadan sondaj çalışmalarına başlanabileceğini duyurmasına köylüler tepki gösterdi.

Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu tepkilere pişkince bir yanıt vermiş, ‘Müdürlüğümüze halktan ve turistik tesislerden bir şikayet gelmedi’ demiş. İşte bu kadar… Dayanışma içinde olan köylüleri adamdan saymamışlar, bir ‘terörist’ demedikleri kalmış. Burada çevreciler JES kazılarının durdurulması için hukuk savaşı başlattı bile.

Görünen o ki; Kuzey Ege’de, Kaz Dağlarında altın madenlerinden sonra bir de JES sorunu çıkacak.

Cengiz Erdil 17 Şubat 2020

www.gazetepencere.com