İTİNA İLE GÖÇMEN TAŞINIR!

Cengiz Erdil 10 Mart 2020

www.gazetepencere.com

İTİNA İLE GÖÇMEN TAŞINIR!

Doğu ile Batı arasında köprü olursan başına bunlar gelir. Anadolu toprakları sadece çağdaş zamanların değil, tüm zamanlarında insanların kıtalararası yer değiştirmelerinde ev sahibiydi. Milenyum çağında insanlığın yaşadığı görülmemiş sefalet ve kıyım katmerli göç hareketleri yarattı. Afganistan, Irak ve Suriye’de olup bitenlerden sonra kadim Anadolu yol ve patikalarının insanlarla dolmasına şaşırmamak lazım. Ülke yöneticileri de  ‘açık kapı politikası’ uygulayınca şimdi göçmen, kaçak ve düzensiz göçmen gibi kavramlarla adlandırdığımız insanların dramlarına tanıklık ediyoruz.

KORKUTAN SAYILAR

Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada 272 milyon savaş, yoksulluk ve siyasi baskı kaçkını insan yerinden yurdundan oldu, başka ülkelerde hayat mücadelesi veriyor.  Bizde Avrupa çok eleştiriliyor, mülteci almıyor deniyor ama bu yanlış. Çünkü yine BM verilerine bakıldığında 82 milyon mülteci ve göçmen Avrupa ülkelerinde yaşıyor.  Bizdeki rakamlara bakarsak başımız ağrıtan Suriye’deki iç savaş olmuş. 1990 yılında göçmen sayısı bir milyona yakındı, çoğu da ülkemize şöyle bir bakıp, sonradan gitmenin yollarını buluyordu. Burada hatırlatayım; bizim yasalarımızda sadece Avrupa’dan gelenlere ‘Mülteci’ deniyor. Mesela Paris ve Londra’da yaşayan biri izinsiz Ege kıyılarına çıkıyor ve diyor ki; “Ülkemde demokrasi yok, bana baskı yapılıyor. Açım, mülteci olmak istiyorum”. Bizimkiler ona hemen mülteci işlemi yapabiliyor. Ancak şimdiye kadar böyle bir başvuru olmamış elbette.  Doğu’dan yani öteki taraftan gelenlere ise sığınmacı denip geçilmiş. Adlandırmada bile kavram kargaşası var.

Bendeniz de ezikler, ötekiler, en diptekiler, adamdan sayılmayanlar diyeyim. Geçen yılın verilerine göre ülkemizde bu insanların sayısı beş milyona dayanmış durumda.

BİR GARİP İŞKOLU; İNSAN TİCARETİ

Bu kadar insan olursa, onlara yönelik her türlü ticari faaliyeti bizdeki iş bilir zevatın atlaması elbette mümkün değil. Ötekilerin, seyahati(kaçırılması), yemeleri, içmeleri, belge düzenlemesi(sahte olanından), barınması, etinden sütünden yararlanılması(kaçak ve sigortasız adeta karın tokluğuna çalıştırılmaları) bilumum işkolunu ülkemize kazandırdı. Bunların yanında din tüccarları, engerekler ve çıyanlar tabii.

Özellikle deniz yoluyla kaçışlar için Ege Bölgesi’nde insan ticareti ve malzeme satışının para kazandıran bir ticaret olduğu ortada. Bunu rakamlar da doğruluyor. 1998-2013 yılları arasında insan kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle 13 bin 363 kişi hakkında işlem yapılmış. Soruşturmalarda bazı devlet görevlilerin de insan tacirleriyle işbirliği yaptığı ortaya çıkmıştı.

BODRUM…BODRUM…

Eğlence turizmin başlıca mekanı olan Bodrum, yakın bir döneme kadar insan ticaretinin de merkezi durumundaydı. Yerli ve yabancı turistler, gece yarısı yollarda çoluk çocuk göçmenlerle karşılaşmaya alışmıştı. Düşünsenize;  bir yanda mavi karanlığın eğlencesine dalmış insanlar, diğer yanda zeytinlikler  ve mandalina bahçelerinde ışıktan saklanan sığınmacıların yeni umutlara açılma heyecanı. Yarım kalan hayalleri yıkan insan tacirlerini de gördü bu kıyılar.  ‘Yunan adasına geldiniz’ diye Ören ve Datça sahillerine bırakılan umudu kırılan insanlar, derin sularda yitip giden hayatlar. Aclan bebeğin can verdiği koyda, belki Suriye’yi iç savaşa sürükleyen bir petrol şeyhinin yatı da demirliydi.

Bodrum’da deniz araçları satışlarında patlama yaşanmıştı bir dönem. Şimdi, kapılarının açılmasıyla bu işkolumuz yeni teknolojilerle göçmenlerin hizmetinde.

Lüks yatla adalara geçiş 10 bin Euro, kaptanlı küçük bir tekne isterseniz 4-5 bin Euro’yu gözden çıkaracaksınız. Parası olmayan, geldiği ülkesinde zaten sefilleri oynayanlar için şişme botlar var. 30-35 kişi alabiliyor. Kişi başı 3-5 bin lira ödeyeceksiniz, dolmuş indi bindi ücreti bu!  Kaptanı yok ama sorun değil! İnsan taciri motoru çalıştırıyor, baş tarafı Yunan adası yönüne çeviriyor, koy ver gitsin. Öldü mü, kaldı mı, göndereni bağlamaz. Son dört yılda üç bine yakın umut arayıcısı Ege’nin sularında kaybolup gitmiş, kimin umurunda.

Şunu da belirteyim; Ege kıyılarında elde edilen gelir bazı balıkçıların başını döndürdü. Tekneleriyle insan kaçakçılığına alet oldular. Bazıları da açık sularda can pazarında göçmen kurtardılar. Ege kıyılarında böyle öyküler çok.

Cengiz Erdil 10 Mart 2020

www.gazetepencere.com