Ana Sayfa Başkandan Mesajlar İmamoğlu’ndan eleştirilere yanıt: Elinde sihirli değnek olan sarı çizmeli kahramanlar sadece Hollywood...

İmamoğlu’ndan eleştirilere yanıt: Elinde sihirli değnek olan sarı çizmeli kahramanlar sadece Hollywood filmlerinde olur

İmamoğlu’ndan eleştirilere yanıt: Elinde sihirli değnek olan sarı çizmeli kahramanlar sadece Hollywood filmlerinde olur

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, “Basına fotoğraf vermek için çizme giyerek tek adam anlayışına şov yapan bazı siyasilerin iş yapma biçimini başka yerde göremezsiniz.” dedi.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Yaratılan algıları değil. Yalın gerçeği konuşalım. İstanbul genelinde adına afet denilecek bir olay yaşanmadı. Sadece Esenyurt’ta sınırlı bir sorun yaşandı. Kaldı ki aynı yerde geçmiş yıllarda defalarca sorun yaşandı.

Yağış gece yarısından sonra şiddetini arttırmıştı. Gelişmeleri ekiplerimizden bilgi alarak an ve an takip ettim. Gelişmeleri ekibimizle yönettik.

Ne yazık ki son yıllarda Türkiye’de pek çok alanda işlerin normalinden saptığını yaşamaktayız. Mevcut iktidarın uygulamaları nedeniyle dejenere bir olgu ortaya çıktı. Tüm alanlarda tek adamlık anlayışı. Bu tek adamlık anlayışı yaygın bir hale getirilmek isteniyor. Ülkenin önemli noktalarında görev yapanlar kendi akıllarıyla değil hep o ‘tek adam’ dediği ne ise onun için harekete geçiyor. Her şeyi yapan o tek adam olmalı. Tek adam olmazsa hiçbir şey yürümez, yürüyemez algısı yaratılmalı. Bu milim milim işlenen bir algı süreci. Bu dejenere bir yönetim şekli ve iş yapma halidir. Tek adamlığın bu denli yüceltilmesi ve her alana yayılmaya çalışması çok tehlikeli bir durumdur.

“İBB 3 YILDIR TEK ADAM KAFASIYLA YÖNETİLMİYOR”

İBB 3 yıldır tek adam kafasıyla yönetilmiyor. Ülkeyi tek adam kafasıyla yönetenler bu gerçeği anlasın. Ben başkan olarak kaldığım sürece İBB tek adam anlayışı ile yönetilmeyecek.

O gece sabaha kadar 3 bin 600 belediye çalışanı ile sabaha kadar süreci bu dev kadro ile yönettik. Şov yapmaya değil, sorun çözmeye odaklandık ve gerçekten de sorunu çözdük. Yaratılmaya çalışılan suni gündeme bakarsak çalışanlarımızın hiçbir emeği yok. Sabaha kadar benimle birlikte tüm süreci yöneten yöneticilerimizin emekleri yok. Öyle bir anlayışa hizmet mi edeceğiz?

Keşke Ekrem İmamoğlu’nun elinde sihirli değnek olsa, Superman gibi olay yerine gelince o problemi orada anında çözse ama bu tür şeyler ancak filmlerde olur. Bir de basına fotoğraf vermek için çizme giyerek tek adam anlayışına şov yapan bazı siyasilerin iş yapma biçimini başka yerde göremezsiniz.

“BEN ÇİZMEMİ GÖSTERİŞ OLSUN DİYE GİYMEM”

‘Çizmeni giy, alanda fotoğraf ver’ şeklinde telefonlar aldım. Ben çizmemi gösteriş olsun diye değil, afet sonrasında değil, afet öncesinde altyapı çalışması yaparken giyerim. Ben çizmeyi 25 yıldır çözülmemiş altyapı sorunlarını çözmek için giyiyorum. Elinde sihirli değnek olan sarı çizmeli kahramanlar sadece Hollywood filmlerinde olur.

Ciddi ihmaller var. Esenyurt’ta dere yatağını ben başka yere almadım. Dere yatağını ben daraltmadım. Esenyurt’u vahşi yapılaşmaya ben açmadım. Geçmiş dönemin Esenyurt Belediyesi ve İBB yönetimi dünyanın en çirkin şehrini var eden o zihniyet yaptı tüm bunları.

Popülizm yapa yapa bu şehirde pek çok sorunu kangrenleştirmiş zihniyeti eleştirecek açıkçası bu saatten sonra ne yetkisi ne de ahlaki hakkı var. Ben afete neden olacak siyaset uygulayıp sonra afet sahasında fotoğraf çektirsem açıkçası hem kendimden utanırım hem milletimize karşı da yüzüm kızarır.

O partizan kafa asla bizim karşımızda galip gelemeyecek. Her sabah işime giderken yeni kalpler kazanmak için işe başlıyorum. Ben İstanbul’un sorunlarını çözmeye kafaya taktım. Keşke her gece İmamoğlu eleştirileri yapılınca milletimizin yoksulluğu ortadan kalksa da her vatandaşımız insan gibi yaşasa.

Bu rantçıların yarattığı kaosu azaltmak için büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Yağmur üç yıl önce yağsa hala selde kaybolanları arardık.

İstanbul’un makus su baskını sorununu çok büyük oranda çözmüş kalan az bir kısmı da tamamlayacak gururu yaşayan bir ekibiz. Ne yazık ki bu düzende ne bu çalışmalar konuşuluyor ne de sıkıntıların asıl sahibinin 20-25 yıllık aymazlıkları ele alınıyor. Ben televizyon kanallarınızı izlemiyorum. Çünkü dejenere edilmiş bu düzende insanımıza yakışan konuşmalar o kanalların çoğunda yapılmıyor.

Ortada bir cinayet var zanlı elini kolunu sallayarak olay yerinde geziyor, kurtarıcı gibi bir de poz veriyor. Herkes onun suçlu olduğunu biliyor ama her nedense maktulü yaşama döndürmeye çalışan insan suçlanıyor ve linç ediliyor. Basının yaratmak istediği bu. Halkımızın benimle sıkıntısı yok. Geçim derdiyle, karnını doyuramamakla sıkıntısı var.

Bize başka amaç gütmeden vicdanıyla eleştiri yapan tüm vatandaşlarıma, her gazeteciye sonsuz saygım var ama art niyetli insanların veya medya mensubu görünümlü propagandistlerin niyetini de aklımızdan çıkarmıyoruz ve vatandaşlarımızın da aklından çıkarmamalarını öneriyorum. Benim temiz kalpli milyonlarca dostum var. ‘Sana çok yükleniyorlar ama sende aman onlara koz verme’ diyorlar. Konu inanın koz vermek meselesi değil. Onların bir hesabı olduğunu unutmayalım. O hesap tutana kadar benimle uğraşmaya devam edecekler. Hangi tedbiri alırsanız alın uyduracaklar benimle uğraşmaya devam edecekler. Benim derdim İstanbul’un en başarılı, en hizmetkar ve en demokrat belediye başkanı olmak.

“3 YILDA SADECE 25 GÜN İZİN KULLANDIM”

3 yılda kullandığım izin sayısı sadece 25 gün. Yani her yıla sadece 1 hafta düşüyor. Her yıl 1 hafta ailesine vakit ayırmış bir babayım. Ailelerin birlikte zaman geçirmeye, paylaşmaya ve mutlu olmaya da hakkı vardır. Belki de en fazla çocuklarımız ihtiyaç duyar.

İstanbul’a hizmet etmeyi kutsallaştırmış biriyim, en üstün eforu ortaya koymaya da kararlıyım. Aynı şekilde ben çocuklarımı dinlemeyi ve onlarla kaliteli zaman geçirmeyi ve özellikle bu yaşlarında ıskalamamayı kutsallaştırmış da bir babayım. Biliyorum 2 tatilimde de yağmura denk geldi İstanbul. Ama bütün İstanbul çalışkanlığımı da iyi niyetimi de çok iyi biliyor. Ayrıca evine, ailesine zaman ayırmayan bir baba da asla olmayacağımı belirtiyorum.

“BENİ SARAÇHANE’YE DAVET ETME NEZAKETİNDE BULUNMADILAR”

15 Temmuz Türkiye’nin en acı, en yüz kızartıcı günlerinden biridir. 15 Temmuz acı bir gündür. 15 Temmuz’un hesabı kolay kolay verilemeyecek. Beni Saraçhane’ye davet etme nezaketinde bulunmadılar. Kendilerini bekliyor olacağım. Bir çayımızı içmesini bekliyorum.