BU VİRÜS ÇOK DEVRİMCİ!

 

Cengiz Erdil 15 Nisan 2020

www.gazetepencere.com

BU VİRÜS ÇOK DEVRİMCİ!

Geniş alanlar, sahiller yasak. Dar alanlarda kısa paslaşmalarla Korona günlerini geçiriyoruz. Her görüşten, sınıftan fark etmiyor, en dipteki, en üstteki tüm insanlar devletlerin koyduğu yasaklarla sarıldılar ve çoğu da bundan şikayetçi değil. Çünkü görülmeyen ama en küçük bir fırsatta içimize dalıveren öldürücü virüs dünyayı esir aldı. Oysa biz Amerikan malı beyazperdeye baka baka saldırının daha çok uzaydan geleceğini falan sanıyorduk!

Fantastik devasa uzay canlıları değil, ağırlığı bile kolayca ölçülemeyen bir virüs yüzünden kentler, kasabalar yarı açık cezaevlerine döndü. Çoğumuz gönüllü birer mahkumuz.

“DÜNYAYI ATEŞE VERDİM, KOKUSUNU ALMIYOR MUSUN?”

Bugünleri daha çok evde okuyarak ve televizyon izleyerek günlerimi geçiriyorum. Rus yapımı “Troçki” adlı bir dizi film izledim. Ekim Devrimi’nin önderlerinden Troçki’yi anlatan filmin son sahnesi bana çarpıcı geldi. Troçki, çekiçle başına vuran katiline şöyle bağırıyor; “ Dünyayı ateşe verdim. Kokusunu almıyor musun?”

Sonra yaşadığımız günleri düşününce, KORONA Covid-19 virüsünün ‘Devrimci’ olduğuna karar verdim. Çünkü dünyanın güç sahipleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük krizi yaşadığımızı itiraf ediyorlar, Bir de  “Dünya eskisi gibi olmayacak” sözü var. Sadece bizimkiler değil, farklı ülkelerin yöneticilerinden bu söz duyuluyor. En başta BM Genel Sekreterinden.  Böyle olunca bu virüse ‘devrimci’ demek de sakınca yoktur herhalde.

DÜNYA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Peki; eski dünya neydi ki yenisi ne olsun!  “Halklar isterse dünya değişir,  bu virüs yaklaşan devrimin olsa olsa simgesi olabilir.” şeklinde ağır bir laf ettikten sonra, dünyanın tüm dengelerini bozan paracı sistemi koruyan veya kollayan kişilerin kafasında nasıl bir Yeni Dünya var?

Kentleri betona gömenler, doğayı katledenler mi? Yeni Dünyayı kuracaklar. Onlardan çıksa çıksa değişim değil, günü kurtarma çıkar.

Halklar ne isteyecek? Genel sağlık ve koruyucu sağlık hizmetlerinde dört dörtlük ilgi bekleyecekler. Şişirme değil sağlıklı gıdalar isteyecekler. Doğanın korunmasını daha şiddetle talep edecekler. Savaşlara karşı çıkacaklar. “Vergilerimi benim için kullan” kampanyaları düzenleyecekler. Bakın iki ayda salgınla mücadele için inanılmaz bütçeler ayrıldı, bu ülkelerde ilk önce ordulara harcanan paralar tartışmaya açılacak.   Korona sonrası itiraz ve direniş sesleri elbette gelişmiş ülkelerin meydanlarından yükselecek.  Korona lafının bile yasaklandığı ülkelerden değil.

BAK ŞU AMERİKA’YA

ABD Başkanı Trump, virüse bile bir ulusun adını veriyor, “Çin Virüsü” diyor. Kendileri aynı zamanda Dünyada ayrımcılıkta ve ötekileştirmede sınır tanımayanlar sınıfının başkanıdır. Emlak zenginidir, inşaat yapıcıdır beyefendi. Gözdesi New York kenti virüsün yaydığı alevler içinde. Ölü sayısının 200 binleri bulacağını söylerken hiç sıkılmıyor, niye mi?

Bizim medyamızda geniş yer bulmayan bir haber var.  Şöyle; ABD’de bir grup bilim insanı 11 Eylül saldırılarından sonra Şarbonu düşünerek salgın izleme sistemi kurmuşlar ve hayli veri toplamışlar, İşte ABD yönetimi bu bilim insanlarının ödeneklerini kesmiş. Yine de 7 Mart’ta bu bilim insanları uyarmışlar, yaklaşan tehlikeye dikkat çekmişler ama ABD’de ne başkan, ne valiler ne de belediye başkanları bunu dikkate almamış. Olay budur.

Şimdi gözler çok uluslu Amerikan halkında, Amerikalılar yeni bir dünya isteyecek mi? Onlar isterse filmlerine bakıp belki bizler de kafayı kaldırırız.

Cengiz Erdil 15 Nisan 2020

www.gazetepencere.com