KORONA SONRASI NE OLACAK?

Cengiz Erdil 5 Nisan 2020

www.gazetepencere.com

KORONA SONRASI NE OLACAK?

Orhan Pamuk’un bir romanında şöyle bir sözü vardır, “Bir kitap okudum, hayatım değişti”… Lübnanlı yazar ve gazeteci Amin Maalouf’un,  “Uygarlıkların Batışı” adlı eseri de okuru etkileyen bu tür kitaplardan. Son 40 yılda; doğanın inanılmaz tahribi, küresel kültür zehirlenmeleri, Ortadoğu’nun entrika dolu labirentlerinden fışkıran terör, teknolojinin yabancılaşma ve yalnızlaştırmaya tavan yaptırmasını yaşadık, yaşıyoruz. Korona virüsü tüm bunların tuzu biberi oldu.

Maalouf bu kitabında atalarının yaşadığı Ortadoğu’yu merkeze alıp evrensel saptamalar ve iddialarda bulunuyor. Yazar, son 30-40 yılı şöyle yorumluyor; “Komünist ütopya okyanus çukurlarına gömülürken, kapitalizmin zaferine eşitsizliklerin edepsizce zincirlerinden boşanması eşlik ediyor.”

Aynı zamanda gazeteci olan Meksikalı Şair Octavio  “Gazeteci çağının tanığıdır” demiş. Maalouf da bu sözü hayata geçiren yazarlardan. Küreselleşme denilen olgunun eşitsizliği yaygınlaştırıp meşrulaştırdığını, medyanın taraflı tutumu ve  algı yönetimleriyle hayatların savrulduğunu belirtiyor ve ekliyor; “İNSANLARA ÇOCUK MUAMELESİ YAPAN VE KULLAŞTIRMA POTANSİYELİ TAŞIYAN BİR DİNAMİK HAREKETE GEÇİRİLDİ”

ROBOTLAR İŞ BAŞINA

Amin Maalouf bu kitabı Korona belasından önce yazdı, ama dünyanın başına gelecekleri önceden kestirmiş. Robotların hayatımıza gireceğini bir güzel anlatmış. Şimdi Korona sonrası hastalanmayan, sendikasız robotların devreye girmesi için güç sahipleri daha çok kafa yoracaklar. Uzmanların görüşüne göre, işsizlik tüm dünyada yayılacak. Amin Maalouf, kitabının bir yerinde şöyle diyor; “ Ve medyada sık sık olduğu üzere, en büyük servetler listesi ile insanların geri kalanlarının sahip oldukları arasında yapılan kıyaslamalar çarşaf çarşaf ortalığa döküldüğünde, hiçbir öfke patlamasına rastlanmıyor. Ancak hiç kimse ‘esirler dünyası’ndan bir ayaklanma beklemiyor.”

Bu durum Korona sonrası ne olacak? Bekleyip görmek lazım. Burada sadece ABD yönetiminin virüsten çok yağma hareketlerinden korktuğunu belirteyim.

KÜRESELLEŞMEYİ BİR SÜRE UNUTUN

Korona krizi insanları bir süre daha(bunun ne kadar olacağı bilinemiyor) dar alanlarda paslaşmaya mahkum edecek. Bu nedenle hizmet sektörü en büyük sıkıntıyı yaşayacak. Dünya genelinde çok sayıda otel, lokanta, bar ve kafeler topu dikecek. Profesyonel sahne sanatçıları ve spor kulüpleri çok zarar görecek.

Küresel ekonominin medyatik sihirbazları ve söz cambazları kan ter içinde canlı yayınlarla yine tüketim modelleri üzerine kafa patlatıyorlar. Ancak çaresizler, tüketim, finans sarmalına sardıkları bu sistem artık eskisi gibi olmayacak. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin şu sözü her şeyi anlatıyor; “Bu kriz  geçmişte yaşananlara hiç benzemeyen sonuçlara yol açabilir.”

TARIM SEKTÖRÜ BAŞTACI OLACAK

Yaşlıların, bakıma muhtaçların olmadığı bir dünyanın özlemini duyan karanlık masa şövalyeleri ellerini ovuştururken, Korona sonrası dünyanın nasıl dizayn edileceği konusunda projeler geliştiriyorlardır mutlaka. Uzmanlara göre, önümüzdeki dönemde önceliği tarım sektörü alacak. Her ülke öncelikle kendi kendine yeterli olmanın mücadelesini verecek. Bakın, Rusya buğday ihracatını yasakladı, ‘Bana lazım’ diyor.

Dünyayı virüs sararken, kadim insanlık köprüsü olan bizim topraklarımızın bundan etkilenmemesi mümkün değildi. Tarihte veba, kolera ve İspanyol nezlesi gibi salgınları yaşayan bu topraklarda, Korona Virüsünün konaklamaması  şaşırtıcı olurdu.  Ancak iktidar bunu hafife aldı, üretime, emekçiye, küçük işyerlerine dönük hiçbir önlem yok. Üstelik yardım kampanyalarıyla halktan para bekleniyor.

Avrupa ve ABD ise tarihte görülmemiş maddi desteklerle ekonomik sıkıntıları gidermeye çalışıyor. Yaşananlara şimdilik ‘sıkıntı’ diyoruz, planlarında aslında kıtlığa ve açlığa karşı savaş var. Çünkü önümüzdeki 18 ayı bulan sürecin nelere yol açacağından emin değiller.

FIRSATLAR ÜLKESİ TÜRKİYE!

Bizimkiler ya farkında değiller, ya da hesapları başka. Tarımsal kaynaklarımız son 15 yılda büyük darbe aldı. İthalata bel bağladık, dünyada tarım ürünlerinin satışı durursa, başımıza gelecekleri düşünemiyoruz bile. Denizli’de yerli tohum üretmek için deneme tarımı yapan bilim insanlarının, devlete ait tarlasına dozerle dalan üniversite rektörü var bu ülkede.

Millet can derdindeyken, gümrükten mal kaçırır gibi doğal alanları imara açarsın, maskeli, eldivenli ihale komisyonuyla, Trakya’da tarımı bitirecek olan  Kanal İstanbul’un startını verirsin. Ne demişler, Burası Türkiye… Fırsatlar ülkesi… Dünyadan farkımız olsun!

Cengiz Erdil 5 Nisan 2020

www.gazetepencere.com