KORONA’YA GELDİ ÇATTI OT TOPLAMA ZAMANI

Cengiz Erdil 29 Mart 2020

www.gazetepencere.com

KORONA’YA GELDİ ÇATTI OT TOPLAMA ZAMANI

Yaşadığımız topraklar gerçekten inanılmaz. Tarihi ve doğası derler ya, her yerinde farklı bir kültür değeriyle, geleneğiyle karşılaşırsın. Kültür dediğim kitabın yazdığı değil; halkın kitapsız bildiği, binlerce yıldan süzülüp gelen adabı görgüsü.  bu toprakları kah muhabir olduğum için, kah keyfine çok dolaştım. Çöl gibi bir yere gidersin, ‘Nereden düştük buraya’ dersin, önüne öyle bir farklı yemek koyarlar ki, şaşırır kalırsın… Öyledir bu topraklar…

Bahar geldi, Ege’de, dağlar, tepeler, ormanlarda köylüler ot toplamaya başladı. Eskiden köylüler yapardı bu işi, şimdi kentlerden gelip ot toplama kervanlarına katılanlar var. Korona günlerini yaşıyoruz, bu nedenle ilginin hayli düştüğü söyleniyor.  Bu nedenle ot festivalleri ileri bir tarihe ertelendi ama ot toplamaya engel yok.  Koronanın ilacı da belki de bu otlarda gizli.

Neyse gerek pahalılık, gerekse katılan antibiyotikler nedeniyle etin, tavuğun pabucu dama atılınca, Ege’nin otları da kıymete bindi. Elbette otların medyamızın beslenme köşelerinde baş aktör olmasının da etkisini unutmamak lazım.

Ege revaçta ama Anadolu’nun her yerinde bin bir çeşit ot var. Ege’nin arapsaçı, cibez, radikası varsa, Van’ın uçkun, çiriş ve sirmosu var. Aslında çok var da yerim dar.

İNSAN YEDİĞİDİR

Alman Felsefesinin Materyalist şahsiyeti Feurebach, “İnsan yediğidir” demiş, doğru söze ne denir?  Anadolu insanı aslında ottan çok eti sever, ot ve eti harmanlayan sofra geleneğinin başlangıcı bu topraklardır.  Ama hayvancılık öyle kolay değil, her daim zor olmuş Anadolu’da. Devletin vergisi ve  eşkıyalar halkı canından bezdirmiş.  Eşkıya gelir, hayvanına el koyar. Devlet gelir, vergi diye hayvanını alır. Anadolu’da “Ot Yoldurmak” deyiminin bu zorlu yıllardan kalma olduğu çok açık.  Ağaların, beylerin, eşkıyanın yaptığı halka ot yoldurmak olmuştur.

Sanmayın ki Anadolu hiç açlık, kıtlık yaşamadı, ot kültürü zorlu hayat koşullarının bir dayatmasıydı. Günümüzün sağlıklı beslenme ve lezzetinin temelinde de zorun rolü olduğunu böylece ortaya koyduktan sonra geçelim ot toplamaya…

EGE OTLARI

Beni ot konusunda bilgilendiren, yemekleri, mezeleri tattıran İzmirli arkadaşlarım olmuştur. Bölgede dolaştıkça basit bir deniz börülcesinin bile her sahil beldesinde farklı bir dokunuşla, farklı bir mezesi olduğunu öğrendim. Ege otlarının sofra kültürünün asli unsuru olması ise konuya meraklı dostlarımdan öğrendiğime göre Giritli mübadiller sayesinde olmuş. Girit malum bir ada ve de tahıl ve bakliyat tarımına pek uygun değil. Böyle olunca, halkta yüzlerce yıla dayanan bir ot kültürü gelişmiş. Mübadele yıllarında Ege’nin karşı tarafından gelenlerle bu yakadakilerin deneyimleri birleşince kültürümüz daha da artmış.

Ancak ot toplama öyle basit bir olay değil. Dağların, tepelerin, dere kenarlarındaki gizli yerleri bilmeyen rehberin yoksa duvara toslarsın.

Doğada Korona virüsü yok. Egenin güzelim dağları ve ovalarında virüs yok ama termik, jeotermal santrallerden çıkan gazlar var, tarım ilaçlarının bulutları var. Bu nedenle toplanan otların önce zeytinyağlı sabunlu su ile yıkanması, sonra bol suyla durulanması gerekiyor. Sonra da biraz sirkeli suda tutmanızda fayda var.  Bu önlemi alırsanız, taze taze tüketebilirsiniz. Turşularını kurmak size kalmış.

Burada ota meraklı olanların bildiğini yazayım. Ot yemek ve mezelerini lezzetli kılan zeytinyağı ve sarımsaktır efendim. Temizle, az haşla, üzerine zeytinyağı dök, sarımsağı ez veya ince dilim doğrayıp karıştır… Afiyet Olsun.

Cengiz Erdil 29 Mart 2020

www.gazetepencere.com