ÇAKMA BOĞAZ MANZARALI YENİ BİR KENT!

Cengiz Erdil 20 Ocak 2020

www.gazetepencere.com

ÇAKMA BOĞAZ MANZARALI YENİ BİR KENT!

“Kanal İstanbul’u rant için yapıyoruz” diyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın hesaplarına hastayım. “ Kanaldan 50 bin gemi geçecek. Beş milyar dolar kazanacağız” lafına ben bir şey yazmayayım artık. Ekonomistler ve denizcilik uzmanları gereken yanıtı verdiler. Sadece şunu hatırlatayım; Köprü ve otoyol yapımlarında milleti ve devleti kazıklayan firmaların başından, bakanlık koltuğuna oturuveren Turhan’ın saklı hesaplarına göre, geçmeyen gemilerin parasını da bizler ödeyeceğiz. Allah bilir! Bu ödeme 100 yıl falan sürer artık.

Bakan Turhan’ı hiç görmedim, ama televizyon ekranlarında iş bilir inşaat yapıcıları tavrıyla konuşması, sanırım kimselere yabancı gelmiyor. Maket üzerinden konut satan firma sahiplerine benziyor.

AL SANA YENİ BİR KENT, HEM DE DUBAİ GİBİ

Ancak Cahit Turhan herkesin bildiğini hala bir türlü itiraf edemiyor. Bence şöyle demeli; “ Biz burada çok farklı bir kent yaratacağız. Burası Dubai gibi olacak. Arazı sıkıntısı çektiğimiz İstanbul’da, yapı firmalarına, dünyanın dört bir tarafındaki zenginlere, alın size yeni bir kent diyoruz. Ofis, konut, otel, mağaza… Ne isterseniz yapın. Ama cebiniz para dolu olsun!”

Kısaca; çakma boğaza nazır, konutlar, ofisler, türlü türlü beton…

Kanal İstanbul güzergahında asırlık mahalle ve köyler için yolun sonu artık. Çünkü amaç kanal değil, yeni bir kent. İnşaat faaliyetlerinin yıllar boyu süreceği, yeni gıcır gıcır bir alan.

Zaten arazi satışları sekiz yıldır sürüyor, gerçekleri öğrenmeyelim diye tapu bilgilerine yasak bile geldi.

Köyleri düşünmeyin, zaten onlar mahalle oldu. Eskiden ineği koyunu bırakın, manda sürüleriyle anılan yörede, tarım artık uzaklardaki bir meleğin adı oldu. Köylü arazilerini birkaç kuruşa satmaya çoktan razı edildi.

Sazlıbosna, Dursunköy ve Tayakadın gibi köylerde arazi satışları büyük boyutlara ulaşmış, Köy muhtarları binlerce dönüm arazinin el değiştirdiğini doğruyu arayan muhabir kardeşlerimize söylemişler.

Köylüler ve eski mahalle sakinleri gidecek, yenileri gelecek. Kanal İstanbul Adası’nda çok uluslu bir kent doğacak. Buna mimaride ‘Soylulaştırma’  diyorlar.

 

SOYSUZLAR GİDİYOR, SOYLULAR GELİYOR

Soylulaştırma bazen devlet eliyle bazen de sistemin(yani kapitalizmin)zorlamasıyla hayata geçiyor. İstanbul’da Cihangir, Galata ve Balat civarı buna örnek gösterilebilir. Ama bir Sulukule olayı var ki; katliam gibi bir soylulaştırma projesidir. Çingenelerin bin yıllık kültür ve yaşam alanı adı bilinmez villa mezarlığı haline geliverdi. Uzmanlara göre, Sulukule Amerika’nın gözde kenti New Orleans gibi olabilirdi, Tarihi Yarımada’da Doğu müziğinin, Çingene rakslarının bir adası olarak kalabilirdi. Sazlı sözlü eğlenceler birilerine battı. Sulukule’nin yerini alan mahallenin yeni adını şimdi kaç kişi biliyor acaba?

Kanal İstanbul için, Küçükçekmece’de bahçeleri, balkonları teneke saksılı çiçeklerden görünmez evlerin kapısı çalınmış bile. Onlara Başakşehir çevresinde yeni konut alanı gösterilmiş. Üstelik bu konutları kendi paralarıyla ödeyecekler

Buranın sakinlerine, “Kamu yararı var, burası yat limanı olacak” denilmiş. Tamam; empati kurayım, bir an sizin yanınızda olayım o zaman. Burası yat limanı olacaksa; Çekmece sakinlerini ortak edin projeye, kazançtan onlar da hak sahibi olsun. Kredi ve proje desteği verin, konutları sizin istediğiniz gibi olsun.

Ama işin rengi öyle değil. Soysuzlar gidecek, soylular gelecek!

Cengiz Erdil 20 Ocak 2020

www.gazetepencere.com