MARKA MI? KİMLİK Mİ?

Cengiz Erdil 8 Aralık 2019

www.gazetepencere.com

MARKA MI? KİMLİK Mİ?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, “Kanal İstanbul, İstanbul’un marka değerini yükseltecek” demiş. Kocaman bir inşaat şirketinin başından gelip bakanlık koltuğuna oturan Turhan’ın bu sözlerine şaşırmamak lazım.

Piyasada nelerin değer kazanıp kaybettiğini, rant ve marka kavramlarının ne olduğunu herhalde bir CEO’ya öğretecek değiliz. “İstanbul bir metadır değerini yükseltmek lazım” diyenlere, kentin sokaklarında, asırlık semtlerinde arşınlayıp tarih arayanlar ne öğretebilir ki; sadece kaldırım mühendisliği.

MARKA ÇIKIŞTA, KİMLİK İNİŞTE

Kentler elbette insan icadı. Tarihte  “Ben yaptım oldu” anlayışıyla çöküşe giden  kentler olduğu gibi harabe halleriyle bile ayakta yaşayan kentler var. Kentler yarattıkları hayat tarzları,  yerleşim biçimleri ve de her türlü insan halleriyle bir kimliğe sahip. Yani kimliksiz kent yok yeryüzünde. Hatta bazıları çok kimlikli.

İstanbul gibi kimliği olan yok bu dünyada. İşin uzmanlarına göre, Avrupa kentleri ayrıştırıcıydı. Yahudileri gettolara hapsetmişler, yabancıyı ve göçmeni surlarından içeri almamışlar. İstanbul ise birleştirici bir kent, her geleni bağrına basmış. Dünyanın en eski yerleşim alanlarının başında gelen bu kentin kimlikleri ansiklopedilere sığmıyor.

 

Tarihçi Reşat Ekrem Koçu İstanbul Ansiklopedisi hazırlamaya karar vermiş, 11 ciltte ancak ‘G’ harfine kadar gelebilmiş, İstanbul’a gönül veren Koçu’nun ömrü yetmemiş yani.

‘KENTLER MARKADIR’ DİYEN ZAT-I MUHTEREM

Olayımız bir reklamcının(adını bile hatırlamıyorum)  kentler için ‘marka’ kavramını ortaya atmasıyla başladı. Medyamız da marka kentlerin peşine takılı verdi.  İstanbul şunun markası, yok Antep bunun markası diye her kente bir marka değeri biçildi. Televizyonlarda, gazete sayfalarında, kent yöneticilerinin “Marka kentimize bekliyoruz” haberlerini okuduk. Hep birlikte ‘marka’ şartlanması yaşadık, yaşıyoruz.

Bilmemek ayıp değil. Okuyunca ve birilerini dinleyince öğreniliyor.

Bazı kentlerde marka toplantıları(!) olurdu, çalıştığım televizyonlar da bu toplantıları haber yapar, Canlı yayınlarla izleyicilerine duyururdu. TRT eski kameramanlarından belgesel yapımcısı Hasan Özgen ağabeyimin uyarısını hiç aklımdan çıkarmadım. Şöyle demişti Özgen; “ Kentler bir eşya değil. Yüzyılların içinden gelen kimlikleri var. Sen de marka rüzgarına kapılma.”

İşte böyle. Atama Bakan Cahit Turhan, İstanbul’un kimliği üzerine bilgiyi,  Gominist(!) yazarlardan öğrenmeyi belki istemez. Ben O’na Ahmet Hamdi Tanpınar, Cemil Meriç ve Dücane Cündioğlu okumasını tavsiye ederim.

İstanbul’a dünya piyasalarında görücüye çıkan bir meta gibi BAKAN’lardan bu kent çok çekti. Ormanları, dereleri, deniz kıyıları yağma edildi. Kent betona gömüldü. Kanal İstanbul ise  beton yığınının son sosu olacak.

Cengiz Erdil 8 Aralık 2019

www.gazetepencere.com