Cengiz Erdil 25 Kasım 2019

www.gazetepencere.com

TARIMI KURTARMA FORMÜLÜ

“Gelin tarımı plazalarda çalışmaktan daha cazip bir iş alanı dönüştürelim” Bu sözler, döneminde tarım ürünlerinde ithalat rekorları kırılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye ait… 3. Tarım Orman Şurası’nda söylemiş.

Tarım, hayvancılık ve de balıkçılığın son yıllarda düştüğü durumdan kurtarmanın planı yapılırken, Pakdemirli’nin beton yığını plazalara gönderme yapması bile sevindirici. Ancak kent rüzgarlarına kapılan gençlerin dönmesi biraz hayal gibi geliyor bana.

Kentlerde AVM patlaması yaşanırken, Kapitalizmin en vahşisiyle boğuşan Anadolu, son yıllarda köyden kentte göçü çok sarsıcı yaşadı. ’40 bin köyümüz var’ sözü 5 yıllık plan dönemlerin özlü sözü olarak tarihimizdeki yerini aldı. Şimdi köy sayımız 13 bini biraz geçiyor.

Nüfus yani insan varlığımızın sosyal, kültürel ve ekonomik durumu, aslında her gün yapılan tartışmaların odak noktasıdır.

Bunun temelinde de köy ile kent arasında nüfus dengesi var. Köy nüfusumuz azalıyor. Bu bir kalkınma sanayileşme başarısı mıdır? Tarım ürünlerinde artış olursa, köyden kente göç eden nitelikli eğitim ve iş imkanına kavuşursa; sorun yok. Evet başarıdır.

Ama köyler ve tarım alanları boş kalırsa, genç kırsal nüfus tarımı öcü gibi görürse ve üretim düşerse sorunun en büyüğüyle karşı karşıyasınız demektir.

18 YILIN BİLANÇOSU

Şimdi AKP’li yılların bilançosuna bir bakalım..

2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2018’de 697 bine düştü.

2002 yılında tarımda istihdam edilen nüfus 7 milyon 458 bin kişiyken, 2018’de 4 milyon 983 bine geriledi.

2002’de 26 milyon 579 bin hektar tarım arazisi, 2017 yılında 23 milyon hektara düştü. Sebze ekili alan 930 bin hektardı, 200 bin hektarı kaderine terk edildi.  Kayıplar korkunç. Ha bu arada, nüfusumuz yerinde saymadı, arttı. Üstelik 4 buçuk milyon Suriyeli kardeşlerimizle. Yüzde 20’si işsiz güçsüz 87 milyon nüfusumuz var.

İŞİN BAŞI EĞİTİMDİ

“Devlet tarıma küskün kalırsa, vatandaş ne yapsın”. Bu sözleri Muğla’nın Milas ilçesinde düzenlenen zeytin bayramında yaşlı bir üreticiden duydum. Köylerde zeytin toplayacak genç kalmadığını, çoğu gencin turistik beldelerde garsonluk peşinde koştuğu yakına yakına anlattı bana. Gençlerin meslek sahibi olmadıklarını söylerken, “torunlarıma zeytinin, cevizin değerini öğretemedim kendime kızıyorum” dedi.

Muğla güya en gelişmiş illerimizden. Ama meslek sahibi olmayan köy gençlerin sayısı hiç de az değil. ‘Muğla böyle ise Anadolu ne haldedir ‘ diye düşünürken, Köy Enstitüleri, tarım okulları ve kooperatifleşmeye karşı duranları hiç de iyi anmadım. Sizler de anladınız durumu… İşin başı eğitimdi, fırsat yıllar önce kaçtı Tarımı, hayvancılığı sevdirecek, gençleri köyünde eğiteceksin, sonra da destekleyeceksin ki; köy gençliği umudu başka yerde aramasın.

“Meslek Lisesi, Memleket Meselesi”  sloganının da unutulup gitmesi ABD’li devlet adamı Henry Kıssinger’i hatırlattı bana..Ne demişti hazret… “ Petrolle ülkeleri, gıda ile insanlığı kontrol edersiniz”

Biz dünyadan vazgeçtik, gelecek yıllarda halkımız aç kalmasın da.

Cengiz Erdil 25 Kasım 2019

www.gazetepencere.com