Kaybolan Yıllar

KAYBOLAN YILLAR

Türkiye son yıllarda görülmemiş bir çevre tahribatı yaşadı, yaşıyor.

Bunun sadece bu ülkenin yurttaşları değil, tüm dünya farkında. Ormanlardaki ağaçlarda farkında. Farkında olmayan ise gücü ellerinde tutanlara destek verenler. Onlar da bu ülkenin yurttaşları. Yani çevre koruma konusunda bile kutuplaşmanın içine düşmüşüz.

environmental destruction ile ilgili görsel sonucu

Dünya Çevre Koruma Performansı Endeksi’ne göre, Türkiye doğa ve yaban hayatını koruma kategorisinde180 ülke arasında 177’nci sırada. Mavi gezegenin kıyametinde, Mahşerin üç atlısından biriyiz.

Bakın 2002 yılında nüfusumuz 66 milyon civarındaydı. 2019’da 83 milyon olduk.

Nüfus gelişigüzel ve plansız bir şekilde kentlere yığıldı. Köylerde yaşayan nüfus yüzde 20’lere düştü. Köyler boşaldı. Genç nüfus tarım ve hayvancılıktan çekildi.

 Köy kökenli eğitimsiz gençler,  tarımdan nefret eder hale geldi. Kentte her türlü kalifiyesiz iş peşinde koşan işsizler ordusunun sıradan neferlerine dönüşüyorlar.

Tarımda küçük ve orta boy işletmeler bir türlü yeterli desteğe kavuşmadı. Yandaşlara verilen tarım kredileri heba oldu gitti.

Oysa topraklarının büyük bir bölümü denizdogusu olan, tarımda devrim niteliğinde işler başaran Konya kadar yüzölçümüne sahip Hollanda’ya baksalar, tarımda yaşadığımız sorunların hiçbiriyle karşılaşmazdık.

tarım alanı ile ilgili görsel sonucu

NELERİ KAYBETTİK?

17 yılda 500 bin hektar orman varlığımız maden sahalarıyla, yapılaşmayla yok oldu. Yanan orman varlığı da buna ekleyin, gelecek kuşaklara soluksuz bir ülke bırakma projelerinde(!) tam gaz yol aldığımızı görürsünüz.

2 B düzenlemesiyle 535 bin hektar orman arazisi, orman vasfından çıkarıldı. Bu arazilerin büyük bölümü metropollerin çevresindeydi.

Yapı ruhsatı 2002 yılında 36 milyon metrekareye verilmişti. 2017 yılında ruhsat alan arazi miktarı 280 milyon metrekareye çıktı.

Ä°lgili resim

Türkiye’de yüzey sularının yüzde 75’i kirli. Türkiye’de pek çok yerleşim yerinde musluklardan akan su içilemiyor. Ankara’da dinozor heykelli parka harcanan paralarla, Ankara’nın içme suyu problemi 5 kez çözülmüştü.

Ergene, Büyük Menderes, Susurluk, Gediz ve Sakarya Nehir havzaları büyük tehdit altında. Her biri birer Dünya tarım devi Hollanda’ya bedel olan bu nehirlere su kalitesi yönünden ‘çok kirli’ raporları veriliyor.

SIFIR ATIK DENİLDİ… DÜNYANIN ÇÖP KUTUSU OLDUK

Sanayide, kentte orada burada ‘Sıfır atık’ diye yola çıkan iktidar, ülkemizi plastik cehennemine çevirdi.

Batının plastik atıklarını alan ve çöplük muamelesi gören Afrika ülkeleriyle aynı saftayız. İthal edilen plastik atık miktarı 500 bin tonu buldu.

Ä°lgili resim

Bu durum binlerce sayfalık araştırma raporlarından çıkan kısa satırbaşları. Ülkemiz çevresel açıdan büyük tehdit altında. Ne yazık ki; orman varlığı azalıyor,, dereler kuruyor,  madenler uğruna dev kayalar ağaçların üzerine devriliyor.

Ülkenin falına bakınca gelecek parlak görünmüyor. HES’lere kurban edilen güzelim vadiler, plansız yapılaşma ile yok edilen bereketli ova ve havzaların intikamı korkunç olacak.

Gelecek kuşaklar bizleri hiç de hayırla anmayacak.

Cengiz ERDİL 21 Ekim 2019