Demokratik değişim İzmir’den başlayacak

Demokratik değişim İzmir’den başlayacak

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, hedeflerini SÖZCÜ’ye anlattı:

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi, gelecek 4.5 yılda İzmir’de yapılacakları içeren Stratejik Plan’ı henüz kabul etmişti. Başkan Tunç Soyer’le o planın detaylarını konuştuk.

“Altyapı”, “Yaşam Kalitesi”, “Ekonomi”, “Demokrasi”, “Doğa”, “Yaşayarak Öğrenme” ve “Kültür-Sanat” söz konusu planın yedi amacını oluşturuyor. Tümü Birleşmiş Milletler’in kalkınma kriterleriyle uyumlu.

KEMERALTI YILDIZ GİBİ PARLAYACAK
Soyer, projelerini Deniz Zeyrek’e anlattı. Konak Pier’den saat kulesine, havra sokaktan Agora’ya, Kadifekale’ye çıkan güzergahın İzmir’in yeni sembolü olacağını söyleyen Soyer, Agora’daki 22 bin kişilik amfitiyatronun üç yıl içinde ortaya çıkarılacağını, Kemeraltı’nın İzmir’in en önemli projesi olacağını söyledi.

DİP DALGASINI OKUYAMAYAN SİYASETTE AYAKTA DURAMAZ

Söyleşiye, “yerel yönetimler demokrasiyi nasıl getirecek?” sorusuyla başladım. Soyer, 31 Mart’tan itibaren Türkiye’de yeni ve çok büyük bir dip dalgası oluştuğuna dikkat çekti ve şöyle konuştu:

“Bu dalga aşağıdan yukarıya doğru bütün siyasetin dilini ve kültürünü değiştiren bir güç taşıyor. Bunu doğru okuyamayan ayakta duramaz. Değişen siyasetin kodları şeffaflık, hesap verebilirlik, kucaklayıcılık, barış, mütevazı bir siyaset üslubu. Aşağıdan insanlar artık mevcut siyaset dilinden usanmış vaziyetteler. Yani kendilerine sürekli parmak sallanmasından bıkmış vaziyetteler. Kucaklaşmak, barışmak istiyorlar, huzur istiyorlar, tevazu istiyorlar. Artık hiç kimse eskisi gibi olamayacak.”

Bütün dünyada totaliter rejimlerin yükseldiğine, bunun da daha çok kutuplaşma yarattığına dikkat çeken Soyer, iddialı: “Bu durumun değişiyor olması, demokrasinin daha çok öne çıkmasını sağlayacak. Türkiye, yaşanan bu değişimle bütün dünyaya umut olacak ve bu değişimin başlayacağı yer de İzmir olacak.”

HEDEFİMİZ YAŞAMAKTA GURUR DUYULAN BİR KENT YARATMAK

Peki Stratejik Plan nedir? Ne işe yarayacak? Soyer, şöyle yanıtladı:

“Türkiye’nin en yüksek katılımlı stratejik planını, mecburiyetten değil, çok ciddiye aldığımızdan yaptık. 4.5 yıl boyunca yapacağımız her şeyi dönüp bakacağımız bir yol haritası olarak hazırladık. Bu yol haritası hem yatırım planlarımızı şekillendirdi, hem vizyonumuzu ete kemiğe büründürdü. Neyi, ne zaman, nasıl yapacağımızı biliyoruz artık. Herkesin yaşamaktan gurur duyduğu bir İzmir yaratmayı hedefliyoruz.”

KALKINMA DEMOKRASİYLE OLURSA PAYLAŞIM ADİL OLUR

Soyer, bir konuşmasında İzmir’in “arka sıralarından” söz etmişti. Neyi kastettiğini anlatmasını istedim. Şöyle izah etti:

“Stratejik planın en önemli gördüğüm maddesi ‘birlikte yaşamak’. İzmir’i en güçlü yapan aslında birlikte yaşama kültürü. Bir liman kenti olmaktan kaynaklanıyor. Ne kadar birbirimizden uzaklaşırsak o kadar güç kaybediyoruz, zafiyetimiz artıyor. Ne kadar bir araya gelirsek her türlü krizin tahrifatı daha az oluyor.  Arka sıralara bakarsak, Türkiye’nin bir çok yerinden gelmiş gelir seviyesi düşük olan bir kesim. Yatırımlara bakarsak aslan payını ön sıralardakiler almış. Tramvay hattından opera binasına, feribotlardan sıcak asfalta, daha çok ön sıralara yönelik olmuş. Biz o hizmetleri arkaya taşımaya çalışıyoruz. Çocuklar, kadınlar, bütün dezavantajlı gruplar. Kentsel dönüşüm, altyapı dediğimiz şeylerin ağırlığını yukarı mahallere arka sokaklara taşımaya başladık. Demokrasi gereği böyle olmak zorunda. Bir ülke ekmeğini büyütebilir, kalkınabilir ama demokrasi yoksa belli bir grubun ekmeğini büyütür. Kalkınma demokrasi ile birlikte olursa adil bir paylaşım olur.  Bizim niyetimiz bu.”

İzmir, hep muhalefette kaldığı için Ankara’dan üvey evlat muamelesi görüyordu. Ankara’da çok dosyası bekliyor. Örneğin Bostancı Balıkçı Barınağı boş duruyor, İzmir Belediyesi’nin gemileri Ulaştırma Bakanlığı izin vermediği için fırtınalarda oraya sığınamıyor. Tarihi Elektrik Fabrikası, Halkapınar Otogar Metro Hattı, Çamlı Barajı, kıyı kenar planları, imar planları hep Ankara’nın blokajına takılmış.

CUMHURBAŞKANI BAŞKANLARLA TOPLANTILARI DEVAM ETTİRMELİ

Soyer’e Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlar toplantısı sonrasında bunun değişme ihtimali olup olmadığını sordum: Şöyle konuştu:

“Yıllardır İzmir’in önüne set çekilmiş. O nedenle en hazırlıklı belediye bizdik. Cevaplanmamış o kadar çok dosya vardı ki Adalet Kalkınma Partili üyelerle Ankara’ya gitmeyi kararlaştırmıştık. Buğra Bey (Genel Sekreter Buğra Gökçe) yıllardır bekleyen her şeyi bir klasör haline getirmişti. Ben de o klasörle gittim. Hepsini bakanlar önünde birer birer dile getirdim. Hakikaten İzmir hükümetten hiçbir destek görmemiş. Ben bunun değişeceğini, değişmek zorunda olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı bu toplantıları sürdürürse çok faydalı olacak. Türkiye nefes alacak. Bu açıdan Ankara’daki toplantı çok şaşırtıcıydı ve umut vericiydi.”

Stratejik planı anlatırken en çok “demokrasi” başlığına dikkat çeken Soyer’e göre en büyük fark demokrasi alanında yaratılabilir.  Bu nedenle “seyyar makam” uygulaması başlamış ve başkanlık makamı bir otobüsle mahallelere taşınıyor. Soyer her hafta sonu bir başka mahallede sabah saatlerinde çöpü toplayan ekiplere eşlik ediyor. İzCoin uygulamasını hayata geçirmeye hazırlanıyor. Belediye faaliyetlerine katkıda bulunan gönüllüler, toplayacakları puanlarla belediye hizmetlerinden faydalanabilecek.

ZENGİNLERİN BİLE TOPLU TAŞIMA KULLANDIĞI BİR ŞEHİR OLACAĞIZ

Birinci amaçlarının yeşil altyapısı olan bir şehir olduğunu vurgulayan Soyer, doğayı korumayı asli görevi olarak görüyor. Toplu taşımayla ilgili mottolarını “gelişmiş bir kent yoksulların bile araç kullandığı bir kent değil, zenginlerin bile toplu taşıma kullandığı bir kenttir” diye özetleyen Soyer, stratejik planda teleferik, havaray, monoray gibi taşıtlar getirmeyi, metroyu yaygınlaştırmayı hedef olarak koymuş.

İSMİNİ BİR KADINDAN ALAN BU ŞEHRE KADIN ELİ DEĞDİRECEĞİZ

Masal evlerinde çocuklar kreş hizmeti alırken, anneleri üretim süreçlerine katılıyor. Yaklaşık 20 masal evinin açılması planlanıyor. İzmir’i kalbe benzeten Soyer, benzetmesini şöyle açıklıyor:

“İnsan bedeninde kalp nasıl bütün bedene kan pompalıyorsa, İzmir bu coğrafyada bütün değerleri batıdan doğuya doğudan batıya taşımıştır. Bir yandan Akdeniz çanağındaki önemimizi korumalıyız, bir yandan da ipek yolu güzergahının batı çıkış noktası olmak zorundayız.

Demokrasinin altında kadın meselesi var. Bu şehir ismini bir kadından alıyor. Bir şehri tarif edebilmek için daha ne olabilir ki. Kadın en büyük değiştirici güç. O nedenle kadınların önünü açmalıyız. Masal evi mesela. Ya da gece ikide sokaklarda yürüyebilen kadın. Otobüslere talimat verdik, gece 22’den sonra kadın nerede isterse orada insin. Durak olmaksızın. İzmir’e kadın eli değdireceğiz.”

Turizmde hedefimiz Antalya’yı geçmek

Antalya‘ya bir yılda 14 milyon turist geliyor. İzmir; Efes, Bergama dahil sadece 1 milyon turist çekiyor. Soyer, hedeflerinin Antalya’yı geçmek olduğunu anlattı ve bunun için yaptıklarını şöyle özetledi: “Turizm Daire Başkanlığı kurduk. İzmir’in turizmcileriyle her ay düzenli buluşuyoruz. Tanıtımda ve pazarlamada çok zayıfız. Bütün hikayeyi İzmir Vakfı üzerinden yapacağız. Brüksel’de Moskova’da, Şangay’da, Washington’da İzmir ofisleri açacağız. Bunlar 24 saat İzmir anlatacak.”

Flamingolu restoranlar geliyor

“Efes, Bergama, Mimas-Efes Yolu (Karaburun’dan başlayıp, Urla’dan geçen güzergah), Kemeraltı’nın esnaf lokantaları, Ödemiş’in Bergama’nın köyleri, mavi bayraklı plajlar, Urla, Alaçatı, Sığacık’ın butik otelleri. Gediz deltasındaki flamingolar” Soyer’in dikkat çektiği güzellikler. Tuzla’daki kuş cennetine dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir doğa parkı yapacaklarını söyledi. Flamingolar daha çok öne çıkarılacak. İzmir restoranları yakında yıldız gibi flamingo sembolü ile ödüllendirilecek. İki flamingolu, üç flamingolu, dört flamingolu restoranlar geliyor.

Kaynak: Deniz Zeyrek-Sözcü 16 Eylül 2019

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/deniz-zeyrek/demokratik-degisim-izmirden-baslayacak-5335746/